Ege denizi'ndeki Santorini adasında gerçekleştirilen arkeolojik çalışmalarda, 39 bin yıllık yabani zeytin yaprağı fosilleri bulunmuştur. Kuzey Afrika'daki Sahra Bölgesi'nde gerçekleştirilen arkeolojik araştırmalarda ise Milattan Önce 12 bin yılına ait zeytin ağacı verileri elde edilmiştir.. Suriye sınırları içerisinde, zeytin meyvesinin tarımsal anlamda ilk kontrollü kullanımına ilişkin tarihi MÖ 6.000 yılına dayanan tarihi bilgilere rastlanmıştır. Zeytinyağının tarihinde, tarım devriminin ve deniz ticaretinin gelişmesinin büyük önemi vardır. Fenikeliler Ege Adalarına ve Yunanistan’a öncelikle zeytinyağını daha sonra da zeytin ağacını götürmüşlerdir. Daha sonra buradan sırası ile İtalya, Gal eyaletleri ve İspanya’ya çeşitli vesile ve vasıtalarla yapılan zeytin ağacı; bugün Kanarya Adaları dahil hemen hemen bütün Akdeniz ve Marmara Denizi ile Karadeniz’in güneydoğu sahil bölgelerinde yetişmektedir. Zeytin tarih boyunca hep servet, barış ve şöhretin simgesi olmuştur. Eski Roma'da gerek dostane yarışmaların gerekse kanlı çatışmaların galiplerine zeytin çelenkleri verilirdi. Ünlü kişilerin başları zeytinyağı ile ovulurdu. Zeytin hasadının düşük olması yıl boyu sürecek şansızlığa yorulur, bol mahsul alındığında o yılın iyi geçeceği düşünülürdü. İLK ZEYTİNYAĞI TİCARETİ Tarihi Mari belgelerinde, Halep şehrinden yapılan zeytinyağı ihracaatı detaylı biçimde anlatılmaktadır. Bu belgelerde o dönemde (M.Ö. 3000) zeytinyağı fiyatının şarap fiyatından beş kat, susam ve keten tohumu yağından ise iki buçuk kat daha pahalı olduğu belirtilmiştir. İLK ZEYTİNYAĞI ÜRETİM TEKNİKLERİ Zeytinyağını elde etmek için kullanılan en eski yöntem, önce zeytinleri ayakla ezmek sonra da sıcak su ile yağını toplamaktır. İnsanoğlu daha sonra zeytinleri iki silindirik taş arasında ezerek, taş baskı zeytinyağı yöntemini keşfetmiştir. Taş baskı tekniği günümüzdeki butik zeytinyağı markalarınca hala kullanılmaktadır. EFSANELERDE ZEYTİNYAĞI Nuh Tufanı Eski Ahit'te yer alan, Hazret-i Nuh ve tufan bahseden efsanede zeytin yaprağından bahsedilmiştir. Tanrı yarattığı insanoğlunun yeryüzüne kötülük tohumları saçtığını görünce onu bir tufanla cezalandırmaya karar verir. Fakat Hazret-i Nuh'a bir gemi yapmasını, bu gemiye her temiz hayvandan erkek ve dişi yedişer, her temiz olmayan hayvandan erkek ve dişi ikişer ve kuşlardan da erkek ve dişi yedişer tane almasını söyler. Ardından büyük tufan başlar, Hazret-i Nuh ve gemisindeki canlılar hariç, yeryüzü üzerinde yaşayan her şey silinir. Tufan durulduğu zaman Hazret-i Nuh, suların çekilip çekilmediğini anlamak için geminin penceresinden bir güvercin salar. Güvercin sular çekilmediği için gemiye döner. Hz. Nuh, yedi gün sonra güvercini tekrar salar. Güvercin bu sefer, ağzında yeni koparılmış zeytin yaprağıyla gelir. O zaman Nuh, suların yeryüzünden çekildiğini anlar. Ağzında zeytin yaprağı tutan güvercin, o günden bu güne, ümidin ve barışın, tufanın yok edici gücüne karşı direnen zeytin ağacı ise ölümsüzlüğün simgesi olur. Hakimler Kitabı Hâkimler Kitabı'nda yer alan öyküde, ağaçların kendilerine kral seçmek için ilk olarak zeytin ağacına başvurduklarından bahsedilir: "Vaktiyle ağaçlar, kendilerine kral meshetmek için gittiler; ve zeytin ağacına dediler: Bize kral ol. Ve zeytin ağacı onlara dedi: Allah'ın ve insanın bende sena ettikleri (övdükleri) yağımı bırakayım ve ağaçlar üzerinde sallanmaya mı gideyim?" Zeytin ağacından "hayır" yanıtını alan ağaçlar, daha sonra incir ve asmaya giderler. Ancak incir ve asma da, aynı gerekçeyle kral olmayı reddederler. Hâkimler Kitabı'ndaki öyküden, ağaçların kendilerine kral olarak kara çalıyı seçtiklerini ve kara çalının da krallığı kabul ettiğini öğreniriz. Tanrıça İsis'in Meyvesi Mısır efsaneleri, Mısırlı'ların zeytinyağı üretmeyi Yunanlı'lardan ve Filistinli'lerden çok daha önce bildiğini öne sürer. Efsaneye göre bundan 6.000 yıl önce evlilik tanrıçası İsis Mısırlı'lara zeytin ağacı yetiştirmeyi ve ürünlerinden faydalanmayı öğretir. Eski Mısırlı'lar zeytini ve bu kutsal meyvenin nasıl işleneceğini kendilerine tanrıça İsis'in öğrettiğine inanırlardı. İsis'in Nil'in suladığı bereketli Mısır topraklarının tanrıçası olması, bu inancın temelini oluşturuyordu. Güneş Tanrısı Râ'ya, aydınlanmanın simgesi zeytin dallarını sunan III.Ramses (M.Ö.1198-1166), bundan duyduğu övüncü şu sözlerle dile getirmişti: "Senin şehrin Heliopolis'i zeytin ağaçlarıyla süsledim. O zeytin ağaçları ki, meyvelerinden halis zeytinyağı elde edilir. Bu zeytinyağı, senin tapınağını aydınlatan kandilleri besleyen yağdır." Antik Yunan Antik Yunan'da en büyük yedi bilgeden biri olarak tanımlanan Solon'un koyduğu kanunlarla zeytin ağacı kesenlere oldukça ağır cezalar uygulanmıştır. Bu, tarihte bilinen ilk zeytin koruma kanunudur. Tıp biliminin kurucusu sayılan Hipokrat, yıkanamayanlara, hiç olmazsa zeytinyağıyla vücutlarını ovmalarını önerir. Gimnazyumda spor yapan atletler, kaslarını parlatıp yumuşatmak için zeytinyağı kullanırlar. Zeytinyağıyla yanan kandiller, evlerin vazgeçilmez eşyası olmuştur. Olimpiyat kahramanları, zeytin dalından taçlarla onurlandırılır. Keza Panathenaia Şenlikleri'nde birinci olan araba sürücüleri sadece zafer değil, Akropolis'teki kutsal zeytin ağaçlarından üretilen zeytinyağı da kazanırlar. Antik Yunan'da günlük beslenmenin en değerli parçası zeytinyağı ve zeytindir. Comments are closed.
|
Arşivler
Mart 2016
Kategoriler |